İçeriğe geç

Gözenek sıkılaştırmak iyi mi ?

Gözenek Sıkılaştırmak İyi mi? Psikolojinin Aynasında Cilt, Algı ve Benlik

Bir psikolog olarak insan davranışlarını incelerken sıklıkla bedenle zihin arasındaki karmaşık ilişkiye takılıp kalırım. Çünkü insanın kendine bakışı, yalnızca aynadaki yansımasıyla değil; o yansımanın zihninde uyandırdığı duygularla da şekillenir. Son yıllarda “gözenek sıkılaştırmak” gibi estetik odaklı ifadeler, sadece güzellik endüstrisinin değil, aynı zamanda psikolojinin de ilgisini çekiyor. Peki, gözenek sıkılaştırmak gerçekten iyi mi? Yoksa bu arayış, modern insanın mükemmellik takıntısının yeni bir tezahürü mü?

Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Mükemmel Cilt, Mükemmel Benlik Algısı

Bilişsel psikolojiye göre, insan zihni dış dünyayı filtrelerken sürekli karşılaştırmalar yapar. Bu süreçte medya, sosyal ağlar ve güzellik standartları büyük bir rol oynar. “Pürüzsüz cilt” imgesi, bilinçaltında “başarılı, düzenli, kendine güvenen” biriyle özdeşleşir. Bu nedenle gözenek sıkılaştırma arzusu, aslında kontrol duygusunun yeniden inşası anlamına gelir.

Cilt, bireyin dış dünyayla arasındaki sınırdır. Bu sınırı kusursuz hale getirme isteği, kimi zaman içsel karmaşayı düzenleme çabasına dönüşür. Bir anlamda kişi, cildini düzeltirken zihnini de düzenlemeye çalışır.

Ama şu soruyu sormak gerekir: “Gerçekten gözenekler mi geniş, yoksa algımız mı büyüteç altında?”

Duygusal Psikoloji: Görünüşün Duygusal Yükü

Bir insanın yüzü, duyguların sahnesidir. Her çizgi, her gözenek, bir hikâyeyi taşır. Gözenek sıkılaştırma isteği çoğu zaman bu hikâyeleri silme arzusuyla iç içe geçer. Kişi, geçmişin izlerinden, stresin ya da yaşlanmanın belirtilerinden kurtulmak ister.

Duygusal psikoloji bu noktada der ki: “Ciltteki kusur, bazen kalpteki boşluğu örter.”

Gözeneklerle uğraşmak, yüzeysel bir bakım gibi görünse de, derinlerde kendini sevme kapasitesiyle ilgilidir. İnsanlar gözeneklerini değil, kabul görme arzularını sıkılaştırmaya çalışır.

Bir seans sırasında danışanlarımdan biri şöyle demişti:

“Her sabah aynaya baktığımda cildim değil, moralim bozuluyor.”

Bu ifade, bedensel memnuniyetsizliğin ne kadar kolay biçimde duygusal yorgunluğa dönüşebildiğini açıkça gösterir.

Sosyal Psikoloji: Güzellik Normlarının Baskısı

Toplum, görünüşe dair normları belirler ve birey bu normlara uyma baskısını hisseder. Gözenek sıkılaştırma trendi de tam olarak bu sosyal mekanizmanın bir ürünüdür.

Bir arkadaş ortamında, bir reklamda ya da bir influencer paylaşımında “gözeneksiz cilt” vurgusu yapıldığında, bu aslında görünmez bir mesaj taşır: “Kabul görmek için pürüzsüz olmalısın.”

Sosyal psikoloji bu durumu “benlik sunumu” kavramıyla açıklar. İnsanlar, toplum içinde kendilerini idealize edilmiş biçimde sunmak isterler. Fakat bu süreçte kendi doğallıklarını, spontane kimliklerini bastırabilirler.

Bu nedenle gözenek sıkılaştırmak, sadece fiziksel değil; kimliksel bir düzeltme aracı haline gelir.

Ama şu soruyu unutmamak gerekir: “Gerçek benliğimiz mi sosyal maskemiz kadar pürüzsüz olmalı?”

Beden Algısı ve Öz-Şefkat

Psikolojik araştırmalar, bedeninden memnun olmayan bireylerin daha yüksek kaygı ve depresyon düzeylerine sahip olduğunu gösteriyor. Gözenek sıkılaştırmak gibi estetik müdahaleler, kısa vadede özsaygıyı artırabilir; ancak uzun vadede yeni bir döngü yaratır: sürekli düzeltme, sürekli yetersizlik hissi.

Bu döngüyü kırmanın yolu, öz-şefkatten geçer. Yani kendine kusurlarıyla birlikte anlayış gösterebilmekten. Gözeneklerin olması, insanın “insan” olduğunun kanıtıdır. Tıpkı duygular gibi, cilt de nefes alır, değişir, yaşar. Gerçek bakım, gözenekleri değil, zihni yumuşatmaktan başlar.

Modern Dünyada Görünüş Kaygısı ve Zihinsel Sağlık

Sosyal medyanın filtreli dünyasında, insanlar gerçeklikten uzak bir güzellik algısına maruz kalıyor. Bu durum, “bedensel benlik” ile “sanal benlik” arasındaki farkı büyütüyor. Gözenek sıkılaştırma arzusu, çoğu zaman bu farkı kapatma çabasıdır. Ancak ironik bir biçimde, kişi o farkı kapatmaya çalıştıkça, kendinden uzaklaşır.

Psikolojik açıdan bakıldığında, gözenek sıkılaştırmak “iyi” ya da “kötü” değildir; önemli olan, neden yapıldığıdır. Eğer bu bir özgüven ifadesiyse, sağlıklıdır. Fakat eğer bu, toplumsal onay almak için yapılan bir kaçışsa, kişi kendi doğallığından kopmaya başlar.

Sonuç: Gözenek Değil, Algı Sıkılaşmalı

Gözenek sıkılaştırmak iyi mi?

Belki estetik olarak evet. Ama psikolojik olarak cevap, her bireyin kendi içinde gizlidir.

Gerçek iyilik, cildin yüzeyinde değil; insanın kendini nasıl algıladığında yatar. Bir psikolog gözüyle bakıldığında, asıl sıkılaştırılması gereken gözenekler değil, algıdaki boşluklardır.

Kendinize sorun: “Cildimi mi, yoksa duygularımı mı düzeltmeye çalışıyorum?”

Bu soruya dürüstçe verilen her cevap, dış güzelliği değil, içsel huzuru parlatacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
403 Forbidden

403

Forbidden

Access to this resource on the server is denied!