Kalibrasyonu Kimler Yapabilir?
Tarihsel Arka Plan: Ölçümün ve Düzenlemenin Kökenleri
Kaynağı binlerce yıl öncesine dayanan bir ölçüm, zaman içinde sadece teknik bir faaliyet olmaktan çıkıp kuruluşların, kurumların ve hatta devletlerin “temel doğruyu” bulma çabası hâline gelmiştir. Bu çabanın bir parçası olan kalibrasyon, yani bir ölçüm aracının veya sistemin doğru sonuçlar verecek biçimde ayarlanması – ya da en azından doğruluğunun kontrol edilmesi – gündelik hayatta, sanayide ve bilimsel araştırmalarda giderek kritik bir işlev kazandı. Örneğin, 19. yüzyılda geliştirilen metoloji (ölçü bilimi) altyapısında, ülkeler kendi ağırlık ve uzunluk standartlarını belirlemek için birbirleriyle yarıştı. ([Measurement Solutions][1])
Kalibrasyon süreci, sadece bir iş makinasının doğruluğunu sağlamakla kalmıyor; ölçümün güvencesi ve düzenin güvence mekanizması haline geliyor. Bu yüzden “kimler yapabilir?” sorusu teknik bir sorudan öte, güven, yetki ve sorumlulukla ilgili bir toplumsal soru hâline geliyor.
Günümüzde Kalibrasyonu Kimler Yapar? Kurumlar ve Uzmanlar
Günümüzde kalibrasyon işlemleri çeşitli aktörler tarafından üstlenilebilir. Teknik literatürde şu aktörler öne çıkar:
– Ulusal ölçüm standardı kurumları (örneğin National Institute of Standards and Technology – NIST, ya da Physikalisch‑Technische Bundesanstalt – PTB). Bu kurumlar, bir ülkenin veya bölgenin en yüksek seviyedeki ölçüm standartlarını yönetir ve kalibrasyon zincirinin – “izlenebilirlik” (traceability) – en üst basamağını oluşturur. ([Vikipedi][2])
– Akrede edilmiş kalibrasyon laboratuvarları ve hizmet sağlayıcıları. Bu laboratuvarlar, endüstri veya araştırma kuruluşları için kalibrasyon hizmeti sunar. Teknik metoloji literatürü, ölçüm cihazlarının “birinci adımdan” en güvenilir standarda kadar zincirleme bir şekilde kalibre edilmesi gerektiğini belirtir. ([ScienceDirect][3])
– Üreticiler veya şirket içi kalite bölümleri. Bazı ölçüm cihazlarını üreten firmalar, cihazın kalibrasyonunu ve izlenebilirliğini kendi içinde sağlayabilir. Teknik bir kaynağa göre: “A primary or secondary calibration lab can be owned and operated by an independent calibration service provider; a manufacturer who performs calibrations in house.” ([Fluke][4])
Bu üç aktör, teknik sistem içinde “kimler kalibrasyonu yapabilir” sorusuna doğrudan yanıt verir. Ancak bu yetki sadece teknik yeterlilikle sınırlı değildir; aynı zamanda akreditasyon, standardlara uygunluk ve belgelendirme gibi yönleri içerir.
Akareditasyonun Rolü ve Halkla İlişkisi
Kalibrasyonu gerçekleştiren kurumun güvenilirliği, belgelendirme (örneğin ISO 17025 gibi laboratuvar yeterliliği standardı) ve izlenebilirlik zinciri ile doğrudan ilgilidir. ([Vikipedi][2]) Bir cihazın kalibrasyonu yapılırken “kim yaptı?” kadar “hangi standarda göre?” ve “sonuçlar izlenebilir mi?” soruları da önem kazanır. Böylece, tüketici, kamu kurumları veya sanayi kullanıcıları kalibrasyon hizmetine güvenebilir.
Açık Akademik Tartışmalar: Kimlerin Yetkisi, Kurumların Rolü ve Sorumlulukları
Akademik literatürde kalibrasyonun “who does it” sorusu teknik değil aynı zamanda siyasal/toplumsal bir boyut kazanmıştır. Bilim‑metoloji makalelerinde şu temalar ön plana çıkar:
– Ölçüm ve standardizasyon sistemlerinde merkezi kurumların gücü ve bağımsızlığı tartışılmaktadır: Ulusal ölçüm kurumlarının özel sektöre bağımlılığı veya kamu‑özel ortaklıkları üzerinde analizler yapılmaktadır. ([ScienceDirect][3])
– Kalibrasyon hizmeti sunan küresel zincirlerin etkisi: Ölçüm standardları küreselleştikçe, “kim kalibre edebilir” sorusu yerel laboratuvarlardan uluslararası akreditasyon zincirlerine taşınmıştır. Bu, teknoloji‑bilgi transferi, kapasite farkları gibi meseleleri gündeme getirir. ([SIMCO][5])
– Hangi ölçüm cihazlarının iç kalibrasyonu yapılmalı, hangileri dış bağımsız laboratuvara gönderilmeli? Bu kararlarda şirketlerin kalite yönetimi, regülasyon otoritelerinin belirlediği aralıklar, ve risk‑yönetimi stratejileri rol oynar. Bu açıdan bakıldığında “kim kalibrasyonu yapar” sorusu, yalnızca teknik personel değil, yönetim, regülatörler ve standart kurumlarını da kapsar.
Bu tartışmalar ışığında, kalibrasyonu yapabileceklerin listesi teknik bir görev kümesinden çıkar; kurumsal yapı, yetki devri, belgelendirme ve izlenebilirlik unsurlarına kadar uzanır.
Sonuç: Kalibrasyonu Kimler Yapabilir ve Neden önemlidir?
Özetle, kalibrasyon işlemi aşağıdaki aktörler tarafından yapılabilir: ulusal standart kurumları, akredite laboratuvarlar, cihaz üreticileri veya şirket içi kalite bölümleri. Ancak “yapabilir” demek, “yapmalı” anlamına gelmez; güvenilir kalibrasyon için gereken koşullar şunlardır:
– İzlenebilirlik zinciriyle standartlara dayalı kalibrasyon.
– Akreditasyon ve belgelendirme sistemleri (örneğin ISO 17025).
– Teknik uzmanlık ve kayıt‑belge sistemi (kalibrasyon sertifikası vb.).
– Kurumsal bağımsızlık ve uygun düzenleme çerçevesi.
Kalibrasyonu doğru yapan kurum veya kişi, bize sadece “ölçüm sonucu” değil, güvenilirlik, karşılaştırabilirlik ve sürdürülebilirlik sunar. Bu yönüyle kalibrasyon, sadece teknik bir faaliyet değil, kalite kültürünün ve ölçüm etiğinin merkezinde yer alır.
Bu noktada bir soru ile bitirmek istiyorum: Sizce yerel bir şirket kendi iç kalite departmanında cihazlarını kalibre edebilir mi — ya da kalibrasyon yalnızca dış bağımsız laboratuvarlar aracılığıyla mı yapılmalı? Bu konuda düşüncelerinizi yorumlara yazabilirsiniz.
[1]: “The Origins of Metrology – Standardisation and Calibration”
[2]: “Calibration”
[3]: “Calibration: Modelling the measurement process – ScienceDirect”
[4]: “Calibration | Fluke”
[5]: “A Brief History of Calibration: How We Got from Weights to AI”